Sivas, Türkiye

İnşaat sahasına girmek yasaktır. İşte sirenlerin şarkısı gibi beni kendini çeken sözler bunlar. Her gördüğümde parmak uçlarımda bir gıdıklanma başlıyor. İlk kez aşık olan ilkokul çocuğu gibi karnımda tuhaf bir şeyler hareket ediyor. Önce biraz çekingenlikle sevdiğimin yanına yaklaşıyorum. Sonra cesaretimi toplayıp kendimi bırakıyorum. Behram Paşa Hanı tümüyle çitlerle çevrelenmiş. Ama bir yerlerde girişi olmak zorunda. Elimi metal bariyerlere sürterek etrafını dolaşmaya başlıyorum. Birinci çinko! Köşeyi dönünce bir kapı karşıma çıkıyor. Hemen açmak için üzerine atlıyorum. Kapının kolunu aşağı doğru çeviriyorum. İkinci çinko! Kilitlemeyi unutmuşlar. Hafif bir ter basıyor, kafamı içeri uzatıyorum, etrafta kimse yok. Hemen içeri girip kapıyı arkamdan kapatıyorum. Daha iki adım atamadan yan tarafta duran güvenlik kulubesi gözüme çarpıyor. Endişeyle kulubenin yanına geliyorum. Televizyon izleyen bir adam içeride oturuyor. Tombala! Oyun bitti şimdi. Camı tıklatıyorum. Görevli homurdanarak yerinden kalkıyor ve kapıyı açıp yanıma geliyor. İçeriyi gezmek için izin istiyorum. Sadece "Yok, yasak" diyor. Elimdeki fotoğraf makinesini görünce gözlerinden alev fışkırıyor. Beş dakikada çıkacağımı söylüyorum, "Fotoğraf çekmek de yasak" diye elini sırtıma atıyor. Neden yasak, bir şey yapmayacağım, hemen çıkacağım diye kıvranarak yetersiz ikna kabiliyetimin sınırlarını zorluyorum. Daha üç dört cümle kuramadan görevli beni sırtımdan tutup kapıya kadar götürüyor. "Bize böyle söylendi, yasak" diyor ve kendimi tekrar sokak ortasında buluyorum. Her şey yasak çünkü...






Ama Sivas bonkör davranıyor. Bir başka sokağa girdiğimde yine aynı tabelayla karşılaşıyorum. İnşaat sahasına girmek yasaktır. Bütün o heyecan yeniden başlıyor. Bu sefer yenilgiyi kabul etmeyeceğim. Hemen Taş Han'a dalıyorum. Sağda solda yığılmış çimento torbaları, keresteler duruyor. Biraz da kar ve buz var. Bir de havlayan bir köpek. Girişteki boş odalar cazip gelmeyince gözümü üst kata dikiyorum. Aşağıdan tavan sağlam gözüküyor. Hemen medivenleri bulup ışık hızıyla çıkıyorum. Köpek havlamaya devam ediyor. Teker teker odaları kontrol ediyorum. İlgi çekici hiçbir şey bulamıyorum. Koridorun sonuna gelince bir kapı çarpmaya başlıyor. Köpek sesi şimdi tam karşımdan geliyor. Bir yerden fırlayıp saldıracak mı diye bekliyorum. Kapı zangır zangır titriyor. Köpek bir taraftan kapıyı tırmalıyor, bir taraftan da var gücüyle havlıyor. Tehlikenin kilitli kapılar ardında olduğunu görünce gezintiye devam ediyorum. Diğer koridorun sonunda bir su kabı, bir yemek kabı ve bir zincir duruyor. Köpek ise odaya kitlenmiş. Girilecek bir yer kalmayınca sokağa dönüyorum...






Sivas hala bonkör. Bir sürü terk edilmiş gecekondu karşıma çıkıyor. Vaktimi onlarla harcamaya tenezzül etmiyorum. Daha büyük bir şeylere ihtiyacım var. Sokakları, caddeleri, mahalleleri dolanmaya devam ediyorum. İşte yeniden tombala! Hiç görmediğim kadar iştah kabartıcı bir bina karşımda duruyor. Ama aramızda 4 metre yüksekliğinde koca bir duvar var. Baştan sona binayı gözlüyorum. Tam köşedeki duvar zıplama hizasına kadar inmiş. Şansımı zorlarsam içeri girebilirim. Yine de dikenli tellerle uğraşmak istemiyorum. Bütün binayı dolanıp daha güzel bir giriş bulabileceğimi düşünüyorum. Hızlı adımlarla sokağı çıkmaya başlıyorum. Tesisin ilk başta zannettiğim gibi tek bir binadan oluşmadığını fark ediyorum. Bunun gibi birkaç bina daha var. Tüm günümü burada geçirebilirim, Disneyland'a gelmiş gibiyim. Girişi bulmak için daha da hızlanıyorum. Ama heyecan kısa sürüyor. Sivas Yarı Açık Cezaevi tabelası bütün hayallerimi yıkıyor. Binanın avlusunda volta atan mahkumlar benden sadece 5 metre uzaktalar. Aramızda alçak bir duvar ve delik deşik bir tel örgü var. İsteseler kolaylıkla firar edebilirler. Etrafta güvenlik görevlisi ya da gözetleme kuleleri de bulamıyorum. Burası aslında tam açık bir cezaevi! İlk gördüğüm yerden içeri girmeye çalışmadığım için seviniyorum. Yakalansam niye cezaevine girmeye çalıştığımı kimseye anlatamam diye düşünüyorum. Çünkü cezaevlerinden çıkılmak istenir, cezaevlerine girilmek istenmez.


1 yorum: